anneler: tek kimlikli kadınlar kulübü
bir kadın anne olunca diğer tüm kimlikleri eliden zorla alınır mı?
Her kadının anneliğe bakış açısı çok farklı. Kimisi küçüklüğünden beri bir anne olmak isterken kimisi dünyaya bir bebek getirmek istemiyor. Kimisi patili bir bebeğe annelik yaparken kimisi köklerini salmış bir çiçeğe annelik yapıyor. Ancak bir kadın dünyaya gerçek bir bebek getirdiğinde, toplumun tepkisi diğerler durumlara kıyasla epey farklı oluyor. Bu tepki aslında kadın anne olduğunda değil daha evlenmeden önce başlıyor.
Yapılan ilk ev ziyaretlerinde hatta sıra oraya gelmeden, düğün esnasında kadınlara “Ne zaman çocuk düşünüyorsunuz?” gibi sorular sorulup duruyor. Bu soruların baskısı ise kadınların bilinçaltına büyük bir yumru gibi oturuyor. Ardından kadının kaderi birkaç farklı yola bölünüyor. Toplumun eleştirileri ise bu yollara göre şekil almakta hiç geç kalmıyor. Eğer ki yeni evli çift hemen çocuk yaparsa “Bunlar da hemen çocuk yaptı, hayırdır inşallah?” dedikoduları yayılıyor. Ya da ilk birkaç yıl boyunca çiftten hiç çocuk haberi gelmezse, bir de aksi gibi çift “gezip tozarak keyiflerine bakıyorlarsa” toplumun kırbacı daha sert iniyor kadın psikolojisine. Dedikodular kadınların yüzüne söylenmeye başlıyor: “Kesin kadında bir sorun var.” düşünceleri bir örümcek ağı gibi sarıyor zihinlerini. İşin en tat kaçırıcı kısmı ise eğer kadın çalışıyorsa gerçekleşiyor. Hele bir de işinde başarılı bir kadından bahsediyorsak “Çalışıyor da ne oluyor? Çocuk olmadıktan, ailesini kurmadıktan sonra...” laflarıyla kıskançlık toplumsal yargılamaya dönüşüyor.
Kadınlar, annelik konusunda hangi senaryoyu yaşarsa yaşasınlar bir şekilde yargılanıyor ve yadırganıyorlar. Anne olmayan kadınlar “anne olmamaları” veya “anne olmak istememeleri” hatta en acısı “anne olamamaları” konularında yargılanıyorlar. Ancak anne olan kadınlar hem annelikleri hem de bireysel kimlikleri üzerinden saldırılara uğruyorlar ve bu saldırılar sonucu tek bir kimliğe hapsediliyorlar. Bir kadın anne olduğunda ilk birkaç ay uyumaması hatta duş almaması çok normal görülüyor. Ancak bebek daha az ağladığında, uykusu düzene girdiğinde anne kendine zaman ayırmaya başlarsa, işte annelik karakterini yargılayan toplum canavarında kıyamet kopuyor! En azından bir kahve içmeye dışarı çıkan kadın, “Bu nasıl anne, çocuğuyla bile ilgilenmiyor” yaftası yiyor. Bebeği dünyaya geldiği andan itibaren kadından yalnızca annelik kimliğini sırtlanması ve kendine dair diğer tüm benlikleri geçmişe gömmesi bekleniyor.
Kadın birkaç yıl içinde tüm toplumsal yargı mekanizmalarıyla verdiği savaşı yendikten, aldığı psikolojik hasarı bir kenara koyduktan sonra biraz da kendi için yaşamayı hatırlamaya çalışıyor. Arkadaşlarıyla tekrardan dışarı çıkıyor, iş hayatına kaldığı yerden devam etmeye çalışıyor. Eğer gerçek arkadaşlara sahipse zaten buluşmaları yalnızca evden dışarıyla taşınmış oluyor. Ancak iş hayatında kaldığı yerden devam etmeye çalışsa da kaldığı yerin en az bir adım arkasından başlıyor. “Zaten çocuğuyla ilgilenmekten işe vakit ayıramaz.” fikriyle önüne çıkan fırsatlar kısıtlanıyor, yükselmesi önleniyor.
Ancak her şeye rağmen sıkıştırıldıkları annelik kimliğinin kalıplarının dışına çıkmak isteyen, bundan çok daha fazlasına hazır olan kadınlar da var. Birçok kadına bu kimlikler bir dövme gibi işleniyor, ancak aile yapısı açısından şanslı olanlar istediği kadar kimlik üstlenebiliyor. İsteyen yalnızca annelik kimliğiyle mutlu oluyor isteyen annelik, başarılı iş kadını, kardeş, iyi bir dost gibi birçok kimliği de taşıyor. Ancak bu kimlik seçimi kadınlara ya sunulmuyor, sunulursa da toplumsal zorbalıklar yapıldıktan sonra “Hadi, artık bizim konumuz değilsin.” diyerek kadın kendi haline bırakılıyor.
Bir kadın ister anneliği hayatının merkezine koymayı tercih etsin, ister diğer kimliklerini de en az anneliği kadar sahiplenmeyi seçsin önemli olan kadınlara bu seçim hakkının özgür bir ortamda sunulması. Tüm psikolojik şiddet uygulandıktan sonra, cesareti kırılmış kadınlardan tüm benliklerini sahiplenmeleri beklenemez. Bu nedenle de kadınların bedenleri, kaderleri ve hayatları hakkında seçim yaparken yargılanmadıkları tam aksine desteklendikleri bir toplumsal yapıya ihtiyacımız var.
İşin en ilginç ve en sinir bozucu tarafı ise cocuk ne zaman ? Vb soruların sadece kadına sorulması yahu bu kadın çocuk yapacaksa bile bunun kararını tek başına mı alıyor ? Erkeğe asla sormazlar çünkü o erkek olduğu için daha önemli daha rolleri var ama kadın var olduğu andan itibaren tek bir amaç için bu yaşlarına geldi o da anne olmak !